9 Eylül 2010 Perşembe

Darbareye Elly


Elly Hakkında, belgeselin tanıklığına yakın bir gerçekliği kullanan, aktüel kamera ile en ufak gelişmeleri takip ettiğimiz, bir sanat filmi. Bir sınıflandırma yaptığımızda bu sonuca ulaşmak hiç de zor değil. Ancak Elly Hakkında’nın ‘güzelliği’, kameranın ardında durup olanları takip eden kişi değil; olayların içinde olduğumuz için gelişmeleri merak eden kişi olduğumuz hissini uyandırırak, bize tanıklığımızı unutturmasından gelmekte.
Film, evli ve çocuklu 4 çiftten oluşan genç bir arkadaş grubunun, deniz kenarında bir tatil evine yolculukları ile başlıyor. Karakterlerin geçmişleri, birbirleriyle ilişkileri hakkında bize yapılan hiçbir sunum yok; tek yaptığımız konuşmalarını, şakalaşmalarını takip etmek. Kadınlardan birinin, arkadaşları Ahmet’e ayarlamak için davet ettiği arkadaşı (ve aynı zamanda çocuklarının öğretmeni) Elly, tatilin ilk gününde ortadan kaybolunca ise, hikayenin ana kemiği ortaya çıkmış oluyor. Bir gizemin etrafında kurulan filmlerde beklendiğinin aksine, Elly Hakkında’da her dakikanın bu gizeme bir katkısı ya da sorulara bir cevabı yok. Bir grup insan (ya da biz olsak) böyle bir durumda kaldığında nasıl davranırsa, ne yaparsa, biz de onu izliyoruz. Böylece de film hem bir övgüyü daha hakederken, hem de kurduğu bu gerçeklikle, yukarıda bahsettiğim hissi yaratıp, direk olarak bize yalan söylenmiş, direk olarak bizden birşeyler saklanmış ve cevapsız sorular, bizim kendi sorularımızmış hissi uyandırıyor.
Filmde anlatılan olay, özellikle sonunda anladığımız üzre, aslında çok basit, çok düz bir hikaye. Ancak bu yorumu, sadece film bittikten ve üzerinde, bir film olarak, düşünmeye karar verdikten sonra yapabiliyoruz. Çünkü eğer siz de olayların bir parçasıysanız, söylenen küçücük bir yalan da olsa, size söylenmişse, hiçbirşey o kadar da basit gelmiyor. Elly Hakkında’nın hikayesinin hem çok basit hem de çok katmanlı olması da bundan kaynaklanıyor.
Filmde, bir açıdan baktığımızda, sanki biz görmeyelim, hikayenin bir gizemi oluşsun diye bizden saklanmış sahneler (gerçekler) var. Ama aslında bu, kameranın / yönetmenin müdahale etmiyor, sadece izliyor tavrından kaynaklanmakta. Görmediğimiz, bilmediğimiz şeyler, zaten orada olsaydık da bilemeyeceğimiz şeyler. Tıpkı hikayedeki yalanlar gibi, bize gösterilmek üzere seçilen sahneler de, sonucunda ne olacağını kimse bilmeden, sadece o anda en mantıklı seçenek oldukları için söyleniyor / yapılıyorlar. Ardından da, başlangıcı yazılıp, gerçek hayata atılmış ve kendi haline bırakılmış hikayeler gibi, hangi sonuçlara yol açtıklarını izliyoruz.
Belirtmeden geçmemek gerek ki; hikayenin en bilinmeyen kısmı, yani ‘Elly hakkındaki gerçekler’, filme ismini vermiş durumda. Film sonlara yaklaştıkça ortaya çıkan asıl (!) gerçeklerin, o mekanda (isterseniz evde, isterseniz hayatta, isterseniz sadece karakterlerin arasında) olmayan kişi hakkında bütün bilinenleri baştan yazması da göz ardı edilemeyecek bir durum. Üstelik bahsi geçen bir kadın olunca, bu durum hakkında söyleyecek şeyler de artmakta. Bu bağlamda, Elly Hakkında’nın yalnızca gerçeklik hakkında değil bir kadının gerçekleri hakkında söyleyecekleri var.
Elly Hakkında, bir tiyatro oyunundan adapte edilmiş gibi, neredeyse tek bir mekanda geçen, aynı kostümler ve sınırlı sayıdaki karakterden oluşan bir film. Ancak bu tiyatro oyununun, çok nadir olan zaman atlamalarına rağmen (hatta belki de, bu çizgisel zamanının verdiği gerçeklik duygusu sayesinde), izleyeni bir dakika bile hikayeden uzaklaştırmadığını söylemek hiç de zor değil.

Hiç yorum yok: