3 Aralık 2012 Pazartesi

Anything Else




Woody Allen hayranlığımı saklamadığım bir gerçek. Ancak buna rağmen hala izlememiş olduğum birkaç filmi mevcut. Kenarda köşede kalmışlığını, çok da iyi olmamasına verip, beklentimi izlemeden önce düşürdüğüm bir film de Anything Else idi. Belki de bu sebeple, sonunda, oldukça beğendiğim bir film oldu.
Olacakları, biraz dikkatli bakarsanız ve azıcık da olsa aşina iseniz Woody Allen'a, kolayca tahmin edebileceğiniz bir film Anything Else. Kötü kadın oldukça kötü bu filmde, absürtlüğe kaçan istekleri, bahaneleri ve açıklamaları var; ki hepsi Woody Allen'ın kafasından çıkan ilişki üzerine abartılı aforizmalar aslında. Ve fakat bu kötü kadın karakteri o kadar aşırı, ve sonuç olarak karikatürize ki, izlerken ona kızmayı bırakıp sevgilisinin körlüğüne acımaya hatta sinirlenmeye başlıyorsunuz. Ve yine Woody Allen'ı mutlu ediyorsunuz, zira bir tarafın pasifliği, kendini silikleştirmesi ve her bahanesini kadının seksiliği ile süslemesi de ayrı bir aforizma. Son olarak, unutmadan, Jason Biggs'in beni, ve muhtemelen popüleritesini nasıl kazandığını bilen birçoklarını da, şaşırtan iyi oyunculuğunun hakkını da vermek lazım elbette bu aforizmanın somutlaşmasında.

Associating its unpopularity with its potential ineffectiveness, I assumed Anything Else was below expectations, even before watching it. Yet, and perhaps just because, it became one of my liked (not most, but liked!) Woody Allen films.
If you look closely, and if you are familiar with Woody Allen - even just a little bit -, you can predict the every next scene in Anything Else. Yet, this certainly does not ruin the experience. On the contrary, simply this summarizes the pleasure I get from Woody Allen films: you expect this realistic craziness, and still enjoy it.
The femme fatale of the film, is drastically 'fatale' with her extreme and even absurd demands, excuses and explanations. And this craziness consist Woody Allen's aphorism about relationships. Also, the characterization of the femme fatale is so extreme that one gives up on hating her and replaces that resent with the pity and irritation towards his lover's blindness and surrender. Yet again, this does not make Woody Allen unhappy, as the male character's passiveness, his self-destruction, and him adding the woman's sexiness to every excuse of him are Allen's remaining aphorism about the very relationship.
Last but not least, I should not finish without adding the surprising success of Jason Biggs' acting and its contribution to Allen's characterizations.

Hiç yorum yok: