20 Eylül 2013 Cuma

28 Eylül - 6 Ekim: Filmekimi Günleri




İstanbul'un en büyük festivallerinden İstanbul Film Festivali ile aynı ekibin elinden çıkan Filmekimi, küçük ama kocaman film listesi ile Ekim'i güzelleştirmeye geliyor.

Sebeplenmek serbest, buyrun benim film listem.


Koşa Koşa Gidelim, Sıraya Girelim, Bilet Alalım Filmleri:


Son Şans, The Congress, Ari Folman

Beşirle Vals filmiyle, hem animasyon hem de belgesel terimleri ile aslında çok da derinlere inmeden ama farklı bir şeyler yaparak oyanayan Ari Folman'ın bu yeni filmi, siz diyin kült bilimkurgu romanının verdiği hikaye gücünden dolayı, ben diyeyim sinema hakkında sinema olması yetmezmiş gibi bir de 'kendini oynayan başrol' unsuru ile metasinemaya göz kırpması sebebiyle, o desin yine bir türler arası geçiş güzelliği ile, şu desin sadece Robin Wright var diye 'heyecanla bekleniyor.'





Ölümsüz Aşk, Ain't Them Bodies Saints, David Lowery

Ödüllü ve hakkında çok konuşulan bir film bu. Ancak beni çeken tanımlanması için kullanılan 'trajik western' tamlaması. Üç satırlık konusu çok da ilgi çekmeyen ve yine bir Türkçe'ye çok kötü çevrim ismine sahip olan film, bana kalırsa, belli ki hem görselliğinde hem de anlatımında toz topraklı bir şiirsellik barındırıyor.
Denemeye, kesinlikle, değer.





Sen Aydınlatırsın Geceyi, Onur Ünlü

Onur Ünlü hayranlığımı bilmeyen kaldıysa, kalmasın. Bir tarzı olan sinemacılara takdirimiz bir kenara, Onur Ünlü gibi orjinal ve yabancı ve bizden ama en önemlisi metafor aşığı bir sinema ise kalbimizden vuruyor bizi. Polis'i izledikten sonra duyduğum heyecandan sonrasına, filmleri dışında dizilerini de ekledi Ünlü. Sen Aydınlatırsın Geceyi ise bambaşka bir deneyim. Baştan sona metaforlarla bezeli, siyah beyaz bir hikaye. Bir de bence aşkı en iyi anlatan sahneye sahip... Onur Ünlü bir duruş sergiledi ve ödüllü filmini vizyona sokmadı, neyse ki Sonay Ban var da sınırlı sayıdaki gösterimlerinden birini yakaladık. Fakat bir daha, mutlaka, izlemek istiyorduk; Filmekimi sağolsun!


Döşeğimde Ölürken, As I Lay Dying
Bir başka kült kabul edilen roman uyarlaması olan ve 'filme uyarlanması çok zor' barikatını aşan On the Road hayalkırıklığımdan sonra, bir şans vereceğim filme bahanem 'bakalım James Franco'dan nasıl yönetmen olmuş' merakı.


Gerçeğin Dansı, La Danza De La Realidad, Alejandro Jodorowsky
Çünkü Alejandro Jodorowsky bu filmiyle 'sinemaya geri dönüyor' ama bu satırların yazarı onu pek tanımıyor. Ve çünkü Jodorowsky, belli ki bu filmde, filmin kendisiyle, sinemanın anlatımıyla çeşitli oyunlar oynuyor.


Sen Şarkılarını Söyle, Inside Lewyn Davis, Joel Coen & Ethan Coen
Kimseye sözkonusu olduğunda duvarına posterler asan ergen bir kız haline geldiğim Justin Timberlake'in oyuncusu olduğunun farkında bile olduğumu söylemeyin. Coenler yine delileri anlatmadıklarını iddia ettikleri 'normal' bir hikayede, normal delileri anlatıyorlar.



Bir Şans Vermelik Filmler:

Bükreş'e Gece Çöktüğünde ya da Metabolizma, Cand Se Lasa Seara Peste Bucuresti Sau Metabolism, Corneliu Porumboiu
Daha önce Porumbouiu'yu izleme fırsatı bulamadım, ancak hem kendisinin "ünlü plan sekanslarını" hem de Romanya sinemasının alamet-i farikalarını merak ediyorum.

Ateşi Bakışlar, The Look of Love, Michael Winterbottom
Festivalin en popüler renkliliğindeki filmi. Şans vermeye değebilir.

Benim Babam, Benim Oğlum, Soshite Chichi Ni Naru, Hirokazu Kore-eda
İnsan ve dolayısıyla da aile, en önemlisi baba olma hakkında bir Japon filmi.

Balayı, Libanky, Jan Hrebejk
Çünkü bu film 'insanlar' hakkında, tek bir günü anlatma cesaretini gösteriyor ve daha önce hiç Slovakya filmi izlememiş olabilirim.



Sen Çekersin de Ben İzlemem mi Filmleri:

Genç ve Güzel, Jeune & Jolie, François Ozon

Geçmiş, Le Passe, Asghar Farhadi

3x3D, Jean-Luc Godardi Peter Greenaway, Edgar Pera

Moebius, Kim Ki-Duk

Sadece Aşıklar Hayatta Kalır, Only Lovers Left Alive, Jim Jarmusch

Hiç yorum yok: