16 Şubat 2009 Pazartesi

Burn After Reading

Coenler bu filmde ciddi konulardan bahsediyorlar; herkesin içinde bulunan karanlık yön, suç işlemeye eğilim, paranoya, sapkınlıklar, takıntılar. Fakat ortada bi gariplik var; bu hikayede zeka göreli.
Hikaye ciddiyetini boş bir çabayla korumaya çalışırken, karşımızda dolambaçlı, gerçekçi karakterler değil, komik durumlar var; ve izlediğimiz herkes de bütün saçmalıklarını tam bir ciddiyetle yapıyor. Bütün absürdlükler ise, tezat durup göze batmanın aksine, bir uyum içersinde filmin güzelliğini oluşturuyorlar. Dolayısıyla arkamıza yaslanıp, süpriz son beklemekten vazgeçip, bütün bu 'komikliğin' zevkini çıkarmaya başlıyoruz. Filmin derdi de bu zaten; Coenler karmaşık bir hikaye anlatmak değil 'durumlardan' ve enfes oyunculuklardan bir seyirlik oluşturmak istemişler (aslıonda bütün bu karmaşanın ciddiyeti ile dalga geçmişler). Öyle ki, şu ünlü CD'nin nasıl olup da Linda ve Chad'in eline geçtiğini, yani bu karmaşanın nasıl başladığını filmin ortalarına doğru, çok geç ve kısacık bir sahneyle öğreniyoruz.
Bize, "hiç de öyle durmuyor ama herhalde önemli birşeyler oluyor" dedirten müzikler ise, ciddiyet-absürd tezatına katkıda bulunarak, filmin derdine/güzelliğine hizmet ediyor. Kendilerini çok ciddiye alan bu insanlara bir kez daha gülüyoruz.

Filmin sonundaki 'güleriz ağlanacak halimize' konuşmaları gereksiz dursa da, CIA şefinin de söylediği gibi; ne ders çıkardık bilmiyoruz, kim nerede ne hata yaptı da bütün bu olanlar oldu, onu da bilmiyoruz ama kesin birşey var ki; olanlar cidden komikti.

Hiç yorum yok: